12 Nisan 2010 Pazartesi

Otuz altı...


Bir ananın acılı çığlıkları
Yardı göğü…
Kuşlar kanatlandı, ağaçlar dallarını silkeledi
Bulutlar siluetler resmederek aktı gitti
Bir ananın derin solukları
Bir mucize gerçekleştirdi…
Daha solunmamış hava gibi
Doğurdu henüz kirlenmemiş bir masumiyeti…

Bu sabah yeni bir gün daha açıyor
Otuz altı dönüm bahçem olmuş
Envai çeşit çiçeklerle dikenli, dikensiz…
Patikalarda kendimi aramaya çıktığımda
Kendimle karşılaştım, daha her yolun başında

Bir ana doğurdu bir masumiyeti
Mevsimler mevsimleri ısıtırken
Bir diğeriydi oysa diğerini soğutan
Masumiyet de koruyamadı saflığını
Mucize de buydu ya
Çünkü saf değildi masumiyeti de doğuran

Topladım otuz altı, elde var bilmem kaç
Nice ayakkabılar eskittim, nice yeni kabanlar
Nice sevinçler ektim yüreğime
Nice yürek kabarttım hasat zamanlarında
Yine de hiç yalnız kalmadım
Etrafımı çeviren kalabalık duygularımla

Şimdi altmışlarında bir ana, doğuran zamanında
Paslı bir masumiyetse şimdi otuz altısında
Yaşanmamış o kadar anı, yazılmamış o kadar satırla
Nasıl da aktı gümbür gümbür çağlayarak zaman
Dante'yi ne kadar geride bırakmış olsam da
Akıntıya karşı yüzerek pasları silecek
Okunmamışları yazabilecek daha çok sular var

serkans

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder